Londra’da aristokrat bahar…
Oxford Street’te bir çiçekçi.
Buketler, teşhir o kadar zarif ve zevkliydi ki…
Sabahın erken bir saatinde, Covent Garden’da bir Cath Kidston
Çantasının içinde arkeolojik kazı yapan kadın ben miyim ?
Covent Garden ve Marylebone’daki Cath Kidston’lar Londra’nın en güzelleri. Türkiye’de ne çok Cath Kidston meraklısı varmış şaşırdım doğrusu. İngiliz gülleri ve Victorian romantizmi yüzünden her şey 🙂
Freddie Mercury hayranı sevgili eşimle nereye gitsek, Queen’i hatırlatacak bir şeyle karşılaşırız. Bu kez yer Londra ve bir müzikaldi. Bu heykelin orjinali Montrö Gölü kıyısında.
Gene Kelly, Debbie Reynolds… Kim bilir kaç kez izledim siyah beyaz filmini; ama müzikal bambaşka bir keyifti.
Christian Louboutine’in 20. yılı Selfridges vitrinlerinde kutlanıyordu.
London Bridge is falling down, falling down, falling down
Big Ben ve buralarda yaşayan Mr and Mrs Brown; İngilizce öğrendiğimiz ilk yılların unutulmaz kahramanları.
Londra’da Le Cordon Bleu. Hiç çekinmeden camına burnumu dayayıp, içerde olup biteni seyrettim uzun uzun. Karşılıklı gülüştük.