Çok beğendim :))
Elie Tahari
Chloé
Matthew Williamson
Tory Burch
Elie Saab
Dün, bugün, yarın....
Vişneli mini payların lezzeti de en az görüntüsü kadar güzeldi.
Boomerang hamuruyla yaptım vişneli payları. İçine 8 küçük pay için: 2 kap dondurulmuş vişne, 1/2 kap toz şeker ve 3 dolu yemek kaşığı mısır nişastası kullandım. Vişnelerin çözülmesini beklemeden tüm malzemeyi karıştırdım, payın çanak kısmını 200°’de 5-6 dakika pişirdim. Biraz ılınınca vişneli karışımı dolu dolu koydum içlerine üzerine sepet örgü yaptığım hamur kapakları kapattım, yumurta akı sürdüm, toz şekeri serptim ve bu defa 180°’de 30-40 dakika kadar pişirdim. Sepet örgüyle uğraşamam diyorsanız uygun büyüklükte bir yuvarlak kesip, kestiğiniz yuvarlağın ortasına 1-1,5 cm çapında bir buhar çıkış deliği açıp kapatabilirsiniz payların üzerini.
♥ ♥ ♥ ♥……..∞
Kış çorbası adındanda anlaşılacağı gibi aynı tarifle ama her defasında farklı kış sebzeleriyle yaptığım harika bir çorba. Çocuklar bu çorbayı severek içiyorlar.
Bir dolu yemek kaşığı tereyağıyla halk halka doğradığım bir orta boy soğanı soğanlar pembeleşene kadar kavuruyorum. 1 yemek kaşığı un ekleyip, un pembeleşmeden sadece çiğ kokusu gidene kadar karıştırıyorum. Küp küp doğradığım 1 orta boy kereviz, 1 patates ve 1 büyük havucu ekliyorum. Sebzelerin üzerini iki parmak geçecek kadar su ekleyip, kısık ateşte hepsi pişene kadar yaklaşık 1 saat pişiriyorum. Blendır’dan geçiriyorum çorbayı. Pürüzsüz kremamsı bir kıvamda olsun istiyorsam bir de tel süzgeçten geçiriyorum. Koyu kıvamlı bu karışım çorbanın konsantre hali, bundan sonrası isteğe bağlı örneğin bazen çorbayı inceltme işini sütle yapıyorum hatta biraz da krema ilave ediyorum bazen de yarı yarıya süt ve su kullanıyorum varsa biraz tavuk suyu koyuyorum. Misafire ikra edeceksem üzerine tereyağlı krutonlar ya da tam ortasına bir kaşık krema koyuyorum.
Bir de “Taze çekilmiş karabiber olmazsa olmaz” diyorum.
Sevgililer günü yemeği, hava koşulları yüzünden neredeyse kapalı kaldığımız, bembeyaz kremaya batırılmış gibi görünen evimizin yemek odasında, özenli bir sofrada yendi. Benim annem özel günleri anılar arasında en güzeline yer açmak için bir fırsat bilirdi. Özel günler önemlidir; hayata renk katar, anlam katar…
Lolo rosso, roka, kırmızı havuç, kıvırcık salata, balzamik sirke, sızma……
Karamelize soğanlı patates, teriyaki soslu taze kekikli bonfile….
Grand Marnier’le ıslatılmış çikolatalı kek üzerinde vişneli kremalı mus…..
Aslında yemek nefis bir sebze çorbasıyla başladı ama malesef onun resmini çekmeyi unutmuşum :)))
Çikolatasız sevgililer günü olmaz. Tarçın ve çikolata ikilisi benim lezzet aşkım:))
Tarçınlı çikolatalı kurabiyenin farklı iki hali var: birisi yumuşak, daha çok çikolata tadında, diğeri kıtır kıtır bisküvi…
Eğer yumuşak olanı tercih ediyorsak 2 kap un, bisküvi gibi kıtır kıtır olan halini istiyorsak 2,5 kap un kullanacağız.
Nasıl yaptım? Tereyağı ve şekeri attım Kitchen Aid’e krema kıvamına gelene kadar karıştırdım. Sonra teker teker yumurtaları ekledim. Daha önce elekten geçirdiğim un, tarçın, kabartma tozu, kakao ve tuzu ilave ettim. İyice karıştıktan sonra buzdolabında yarım saat dinlendirdim. Resimdeki bisküvi formu, yani daha sert. İnce açtım, kalp kalıplarımla kestim. 180°’de 10-15 dakika kadar pişirdim. Yumuşak formunu genellikle elimle şekillendiriyorum; toplar yapıyorum ya da çocukların çok sevdiği grisini çubukları yapıyorum.
Ben mari usulü çikolata erittim, içine çikolatanın 1/8’i kadar tereyağı ekledim. Balon telle pürüzsüz olana kadar karıştırdım. Pişmiş, soğumuş kurabiyeleri çikolataya batırıp, fazlasını silkeleyip yağlı kağıt üzerinde soğumaya bıraktım.
♥ ♥ ♥ ♥ …….∞
Hayal bu ya… sevgililer günü tatil planım.
İlki Cenevre’de
Cenevre; Arapların istilasına uğramış, her yerde aynı dayanılmaz ağır parfüm kokusu, kalabalık ve sıcak bir Ağustos gününde, bir an önce kaçmak istediğimiz bir İsviçre şehri olarak kaldı aklımda ne yazık :(( Buna şaşmamak gerek ziraa en pahalı 10 şehirden birisi. Bizim şansımız Arapların para harcamaya geldikleri sırada biz de oradaydık, sadece gezmek için:))
Cenevre Four Seasons Hotel Des Bergues…. Sevgililer günü planınımızın ilk seçeneği.
mavi odamı olsun yoksa,
ne kadar romantik bir oda.. Ben bu odayı seçtim.
Mis kokulu çiçekler ve bavullar odaya taşındı:)))
Leman gölüne bakıyor bu oda.
Yemeği odada mı yoksa….
otelin restoranındamı yesek?
Şömine ve siyah beyaz Casablanka; İngrid Bergman, Humphrey Bogart….gelmiş geçmiş en iyi aşk filmlerinden birisi.
………..
Sabah keyifli bir kahvaltı ve tatil biter:((
Bu olmaz daha mütevazı bir tatil programı alalım diyenlere başka bir seçeneğim var.
Fransa Courchevel’de minyatür Chalet tatili. Üstelik kayak tutkunları için şahane bir tatil olur.
Marcel Marlier’in resimlediği Ayşegül kitaplarından bir sayfa sanki..
Sıcacık, samimi bir aile tatili….
Çok çok farklı bir tatil. Lüks bir otelde kalmaktan daha maceralı.
Böyle bir chalet kiralayıp tatil yapmak, Türkiye’de aynı şartlarda tatil yapmaktan daha ucuz.
Neyse hayali tatilleri bir kenara bırakıp gerçek sevgililer günü planıma dönüyorum. Evimizin yemek odasında dört kişilik şahane bir akşam yemeği :)))) Mönüye karar vermedim henüz ama mutlaka fotoğrafını çekeceğim üç sevgilimle yiyeceğim sevgililer günü yemeğinin ♥ ♥ ♥ ♥ ……∞
Fotoğraflar: Art & dDecoration
Nefis bir lezzet ve çok kolay.
4 tepeleme kaşık sütaş süzme yoğurt, 1 yumurta sarısı, 200 gr soğuk küp küp kesilmiş tereyağı, 2 kap unu attım mutfak robotuna, hamur toparlanana kadar 10-15 saniye çektim. Hamuru ellerimle fazla ısıtmadan 6 parçaya böldüm. Her bir parçayı buz dolabı poşetine koydum. Poşete koyduktan sonra, elimle yassı bir yuvarlak haline getirip buz dolabına attım. Robotta buğday taneleri büyüklüğünde çektiğim 1 su bardağı cevizi, 1 bardağı toz şekerini ve 1 tatlı kaşığı tarçını karıştırdım, bir kenara koydum. Hamuru en az 1 saat buzdolabında beklettim. 2-3 gün beklettiğim de oldu.
Hamuru pasta tabağı ile yemek tabağı arasında bir büyüklükte yuvarlak açtım. Cevizli karışımdan dolu dolu 2-3 kaşık koyup elimle bastırarak iyice yaydım. Pizza kesiciyle önce dörde, sonra eşit sekiz parçaya kestim. Fazla sıkı olmayan rulolar yaptım, adına uygun olsun diye iki ucundan esneterek boomerang şekli verdim, cevizli karışıma bulayıp tepsiye dizdim. 180°’de 15-20 dakika pişirdim.
Ben çok seviyorum boomerangı; o kadar pratik ki, her zaman buzdolabında ya da deepfreez de bulunduruyorum. Bu aralar favorim tarçınlı cevizli boomeranglar. Bakalım ne kadar sürecek :))
Eren’le hayatı tekrarladığım yıllar boyunca, o uykuya dalmadan önce, beraber keyifli yolculuklara çıktık. Yatağımızda okuduğumuz kitaplar, nice kapılar açtı hayal dünyamıza; Kaptan Ahab’la denizlerde Moby Dick’i kovaladık, karanlıktan korkan baykuşun ürkek gece uçuşlarına katıldık, Pal Sokağı çocuklarıyla tanıştık, arsalarını kaptırmamak adına verdikleri onurlu savaşa hayran olduk. Kaptan Nemo’dan izin alıp atladık Natilius’a denizler altında 20000 fersah gittik. Peter Pan’a özenip hiç büyümeme sözü verdik birbirimize, hayatımızdaki bütün Kaptan Hook’lara meydan okumaya karar verdik. Birkaç akşam Tom Sawyer’ın kendi yarattığı hayal dünyasına girdik. Yanından ayrılmadan bir süre maceradan maceraya koştuk birlikte, bu arada Huckleberry Finn’le tanıştık. Tüm bu maceralar bizi yorduğunda Maienfeld’e gittik, Heidi ve Peter’le yemyeşil uçsuz bucaksız kırlarda çan seslerinin dağlarda yarattığı harika melodiye kulak verip sırt üstü uzandık çimlerin üzerine.
Geçen kış dünyayı gezmeye karar verdik. Serdik kocaman dünya haritamızı yatağımızın üstüne, hayallerimizi attık sırt çantamıza çıktık yola. Bir akşam Çin’e gittik. Çin Seddi’ne ve Terra Cotta Ordu’ya hayran olduk, vay be ne de büyük ve kalabalık bir ülkeymiş dedik. Başka bir akşam Londra’ya, Portekiz’e gittik. Yorulduk gezmekten, bıraktık kendimizi uykunun kollarına ama uyumadan önce tartıştık “yarın nereye gidelim?” diye.
Bugünlerde tarihe geçmiş ünlü kaşiflerin, bilim adamlarının, yazarların kısa hayat öykülerini okuyoruz. William Shakespeare ve Henry Ford’dan çok etkilendi benim küçük entelektüel oğlum. Bu sabah giyinirken bana, Romeo ve Juliet’ten bahsediyordu. :)))
Yaratıcı hayal gücünün eseri olan nice kitap, hayal dünyamızın anahtarı oldu. Dramatize ederek okuduğumuz kitaplar öylesine çektiki ikimizi de içine; ben hayatımın ilk yıllarının kıyısından geçtim her kitapla yeniden, çocukluğun masumiyetini, masalsı dünyasını onunla tekrar tekrar yaşadım, o unutulmaz dersler aldı kitaplarda yer alan karakterlerden , hikayelerden . Başka dünyalara yolculuğa çıktık her akşam, sadece ikimiz.Üstelik aramızdaki yaş ve kuşak farkının suda eriyen bir aspirin gibi eriyip gittiği anlarda birbirimizin en yakın dostu olduk. Müthiş anlara tanıklık ettik, ruhumuzu yeni heyecanlara, mutluluklara, maceralara heveslendirdik her hikayede. Bazen kahkalara boğulduk, bazen de omuz omuza verip ağladık satırların arasında. Oğlumun kitapları aynı heyecanları yaşayan, aynı maceralara heveslenen yeni yetme akranların herkesten sakladıkları gizli dünyalarına girmek için tekrarladıkları bir paralo gibiydi. sadece ikimizin bildiği, sadece ikimize ait bir yolculuk, bir maceraydı.
♥ ♥ ♥ ♥……..∞