Benim Hayal Defterim

Yaşasın Bayram!

   Yaşasın bayram!  Yeni kıyafetler, bol çikolata şeker, bayram harçlığı, mis kokulu odalar, harika sofralar, dantelli mendiller,  anneannemin nefis yemekleri,  üstüne dedemin kaymaklı ekmek kadayıfı, kalabalık sofralar, içimi sevinçle dolduran sevgi sözcükleri…..    Çocukluğumun bayramları.

    Arife günü temizlenmiş mis kokulu evimizde,  akşam her kes sırayla banyo yapar, beyaz çarşaflı yataklarımızda dualar ederek, içimizde bin heyecan uykuya dalardık.  Çorabından pabuçlarına kadar hazırlanmış yepyeni bayram giysileri, başucumuzda bizimle birlikte sabah olmasını sabırsızlıkla beklerdi. Bütün bir hafta bulmak için türlü denemeler yapıp, bir türlü gizli yerini bulmayı başaramadığımız torbadaki bayram çikolataları nihayet şekerliğe konmuş olurdu  sabah uyandığımızda. Annemin mutfağına sinmiş olurdu 3-4 gün süren bayram hazırlığının vanilyalı kokusu; kurabiyeler, pastalar, bazen gül kokan lokumlar, ev yapımı kestane şekerleri, çikolatalar…  Bayram sabahı özenle hazırlanmış bir sofrada, törensel bir karşılama yapardık bayrama. Sonra hediye mendiller, bayram harçlığı, dantelli çoraplar, halıda kayan rugan ayakkabılarım …..

    Evcilik oynuyormuşuz hissine kapıldığımız bayram ziyaretleri; bir saat önce onlar sizde, iki saat sonra siz onlarda. Uslu uslu bir köşede oturan çocuklar, çikolata ikram edildiğinde gözler annede şekerliğe uzatılan ürkek eller,   kulağımızda çınlayan anne tembihi “ sakın hiçbir şeyden birden fazla almayın çok sevdiğiniz bir şey olursa ben evde yaparım” Doğrusu hiçbir şeyin ikincisini istemedim, hiç kimse annem gibi yapamaz gibi gelirdi bana. Hiç tahamülü yoktu annemin arsızlığa, babamın yalana. Sofrada kalan son lokmaya kimse elini uzatmazdı, o hep nezaket lokması olarak çöpü boylardı. Bayram harçlıklarımız, bizim çocuklarımıza verdiğimiz kadar çok olmazdı asla. Olsa olsa şeker, çikolata, mantar alırdı ya da yaklaşmakta olan özel bir gün için,  hepimizde başka başka türleri olan kumbaralarımıza girerdi.

     Geçenlerde babamla o günleri andık,  koca apartmanda kimse kimseyle bırakın kavgayı, dargınlık yaşamadan yaşar giderdik.  “Kaybettik değerlerimizi” dedik.  Kimseye rahatsızlık vermemek,  hoşgörülü olmak, sevmek ve saymak  üzerine kurduğumuz değerlerimizi kaybettik. Çocukluğum bayramlarından sadece dört güzel şey kaldı bana; annem, babam  ve iki kardeşim.  Annem ve babam deniz manzaralı balkonlarında bayram yemeklerini yerken, boş sandalyelere eski bayramlardan kalan çocuk sesleri bol, kalabalık anıları oturtup, eski  sofraların özlemiyle hüzünlenecekler,  ya da içlerinde bir ümit, birimiz süpriz yaparmıyız diye balkonda oturup yola bakacaklar. Kardeşim başka  bir ülkede bayram sofrasında oturken,  çocukluğumuzun bayram sofralarını anacak.  En şanslıları benim.  Çocukluğumun bayramlarından kalan şu dört  güzel şeyden birine,  ağbime güzel bir bayram sofrası hazırlayacağım bu bayram.

İyi bayramlar hepimize….

Sitede yayınlanan fotoğraf, metin ve tariflerin tüm hakkı elvanbasustaoglu.com'a aittir. İzin almaksızın kopyalanamaz ve kullanılamaz.