Değişik ruh hallerine göre farklı türde kitaplar okumak her şartta kitap okuyabilmeyi sağlıyor. Örneğin canımın sıkkın olduğu ya da kafamı meşgul eden şeylerin fazla olduğu zamanlarda sonu mutlu biten romantik hikayeler, anlık sakinleştiriciler gibidir; kitabın son sayfasını okuyup kapadığımda kapağını, yüzümde mutlu bir gülümsemeyle dönerim hayata ama geriye ya da ertesi güne hiç bir şey kalmaz. Nadiren de olsa bir kez daha okuyayım dediğim bir tanesi çıkarsa içlerinden, üzerine bir çarpı atar, 1-2 sene sonra anlık bir mutluluğa içsel bir huzura ihtiyacım olduğunda tekrar okumak üzere kaldırırım tekrar okunacaklar rafına. Çok da haksızlık etmemeliyim aslındabu kitaplara, özellikle Judith Mcnaught daha eskilere gidersem Barbara Cartland’ın kitaplarındanda İngiliz tarihi ve aristokrasisi hakkında az şey öğrenmedim :)) Danielle Steell, Nicholas Spark’ın romanları Amerika’da geçer bu romanlar sayesindede neredeyse gözüm kapalı gösteririm eyaletleri, şehirleri :)) Aslında müthiş etliyeci romanlardır, İkisinin de bir çok romanını TV’de film olarak izledik; Yüzük, Defter ne etkileyici filmlerdi. Her türün ayrı yeri ve zamanı var benim için “bazen vakit hızla akıp gidiyor yeni ne öğrendim?” diye bir endişeye kapılırım o zaman altını çizeceğim, sağa sola notlar alacağım cümleleri olan kitaplar okurum bazen edebiyat damarım tutar. Son zamanlarda, çocukken anne baba zorlamasıyla okuduğum Rus edebiyatının ünlü klasiklerini şimdiki algımla yeniden okumak istiyorum. 1950’lerde basılmış annemin Anna Karenina’sı var başucumda, eski kitap kokusuna bayılırım. sararmış sayfalar, eskimiş bir cilt….Bir kaç aydır Sebahattin Ali’ye takıldım. En son Kuyucaklı Yusuf’u okudum. Daha önce okudum da hatırlamıyor muyum, yoksa ilk kez mi okudum? Çok zorladım hafızamı okumuş olmayı dileyerek ama olmadı, sonuç olumsuz biraz utandım. Edebiyat tarihimizin önemli eserlerinden birisi Kuyucaklı Yusuf . Okumayan her kes bu romanı mutlaka okumalı ama mutlaka…
daldan dala kitap
20/03/2012
-