Televizyonun tek kanallı ve siyah beyaz olduğu yıllarda oynatılan diziler hayatımızda önemli bir yer edinmişti. İşler bir an önce bitirilir, çaylar demlenir ve televizyon karşısına geçilerek diziler seyredilirdi. Küçük ev de bu dizilerin en unutulmazlarındandı. 1974-1983 yılları arasında oynadı ben sanki hep siyah beyaz seyretmişiz gibi hatırlıyorum.
Dindar bir aileydi İngalls’ lar her pazar pırıl pırıl giyinip kliseye giderlerdi. Ben en çok sabah kahvaltılarına üzülürdüm poridge dedikleri kaynar süt yada suda pişirilmiş yulaf yerlerdi. Birde akşamları yatarken teker teker isimler sayılarak her kes birbirine iyi geceler derdi ve dizi genelde evin uzaktan gösterildiği ışıkların birer birer söndüğü iyi geceler dilekleriyle biterdi. Bunu taklit ederdik biz de yatınca başlardık iyi geceler annecim, iyi geceler babacım, iyi geceler Barış, iyi geceler Elif…..:))
Mary ilerleyen yıllarda kör olmuştu. Hepimiz üzüntüden kahrolmuştuk. Kendisi gibi görme özürlü yakışıklı bir delikanlıyla evlenmiş ve körler okulunda öğretmenlik yapmaya başlamıştı.
Bakkalın kızı Nellie dizinin kötü karakteriydi. Sürekli kötülük düşünür, ortalık karıştırırdı. Sevmediklerimize Nellie ismini takardık o yıllarda.
Dizi bittikten yıllar sonra baba Charles İngalls’ın (Michael landon) ölüm haberi “küçük evin babası ölmüş” diye hepimizi çok üzmüştü. Baba İngalls müthiş bir babaydı dürüst çalışkan ve sevecen. Onca yoksunluk içinde nasılda mutlu olabildiklerini görmek aslında iyi bir hayat dersiydi hepimiz için. Sonradan öğrendim bu dizi laura İngalls Wilder’ın 1800’li yıllarda orta Amerika’da geçen kendi hayat hikayesinden uyarlanmış.