“Erken yaşta hakiki dostlar bulmak lazım.”
Aradan onlarca yıl geçtiğinde bir buluşmada tamamlandığını hissettiğin, o kaygısız mutlu günlerde olduğu gibi içtenlikle gülümsediğin hatta çoktandır unuttuğun bir kahkaha selinde boğulduğun… Mutluluğunu da mutsuzluğunu da gözünden anlayacak, eskide kalmış umutları yeniden yeşertecek dostları olmalı insanın.
Bir gününe neler vermezdim.
U3 anfisinde buluşalım bir sabah sen, sen ,sen ve ben.
Otostop skeçleri yapıp sandalyelerden düşelim gülmekten. Matematik hocasına aşık bir genç kız olsun aramızda matris anlatsın gırgırına tahtada size. Sen bu buluşmaya annenin o mis kokulu sable bisküvilerinden getirmeyi unutma. Senin ağladığını görmeyim bir daha o güne hiç geri dönmeyelim. Zaten sen çoktan öğrenmişsindir içine akıtmayı gözyaşlarını. Ya da benim gibi bir kitap satırında hatırlayıp her şeyi kitaptanmış gibi yapmayı. Sen bir aşka kapılıp bırakıp gitme bizi bu sefer. Ben yine hep yaptığım gibi olmayacak aşkların hayaliyle güldüreyim sizi.
Mutluluğumuzu olduğu gibi mutsuzluklarımızı da konuşalım ama. Bir zaman hayallerim şimdi başarısızlıklarım olan ne varsa anlatayım size birbir bakalım iyileştirebilecekmisiniz yaralarımı. Eskiden ne güzel saradık kırıklarımızı hiçbiri bu kadar derin değildi belki ama çocuksu bir masumiyetle inanırdık her şeyin düzeleceğine. Ne güzel tamamlardık eksiklerimizi: Ailenden uzak olduğun bir yılbaşı akşamı bizim evde, kimyadan zor bir sınav öncesi kantinde, en çok da bizde kaldığın senin bana kimya benim sana fizik çalıştırdığım o günü unutmuyorum. Tamamlardık neyimiz eksikse.
Buluşalım yeniden! Havaya fırlatılmış bir mutluluk olsun her şey, sonunda başladığı yere dönen.
Sonra keyifli bir sofrada devam edelim. Bütün pişmanlıklarımızı, en doğru kararlarımızı anlatalım birbirimize. O pırıl pırıl hayallerimizden, umutlarımızdan söz edelim. Gerçekleşmiş tüm hayaller için kaldıralım kadehlerimizi. Gelirken fotoğrafları da getirelim yanımızda. Modası geçmiş kıyafetlerimize, saçlarımıza bakıp gülelim uzun uzun. Fotoğraflardaki gülüşlerimize, gözlerimizin içindeki çocuksu masumiyete, umut dolu sevince bakalım. Beşeri bilimlere giden ağaçlıklı koridorda lambaların fanuslarını tek tek indirip, kenara koya koya devam ettiğimiz yolun sonunda yakalanıp hepsini yeniden takmak zorunda kaldığımız o güne katıla katıla gülelim. Kapısının kolunun elimde kaldığı sınıfa, merdivenlerinde DEVRİM yazan stadyumda güneşlendiğimiz günlere gidelim. Bisiklete binelim yine beraber. Kütüphanede kitap taşınan arabalara binip sesizce birbirimizi itelim kimselere görünmeden. İşte bu çok komik olur!
Fiziğin önündeki çimlerde oturup, kalplerimizi derinden sarsan o umarsız çocuksu aşklarımızdan bahsedelim. Yıllar önce seyredip hala unutmadığımız bir filmden bahseder gibi hangimizin aklında hangi sahne kalmış o aşklardan anlatalım. Aşk deyinde parfüm kokusu ne hatırlatacak hepimize? Yine ben güldürücem sizi. Neydi o parfümün adı? Bakın gördünüz mü aşklarımız bile ne çocuksu ne tertemizdi.
Bugünleri hiç hesaba katmadan sadece o günlerden konuşalım bir kaç saat. Bakalım unutmuşmuyuz gülmeyi geleceğine dertlendiğimiz ülkenin gölgesinde, kaybetmişmiyiz hayallerimizi düş kırıkları yüzünden.
Mesela size son bir kaç yıldır hiç hayal kuramadığımı ve hiç bir şeyin beni bu kadar üzmediğini anlatırım. Annem yıllar önce ” Hayal kurmaktan vazgeçtiğinde ölür insan” demişti. İçimdeki çocuğu mu kaybettim? Hani gökyüzü gibiydi çocukluk hiç bir yere gitmezdi. Kaybettiğimiz masumiyetimiz gibi o da gizli bir kutuda dursun diplerde köşelerde. Yangında ilk kurtarılacaklar listesinde ilk sıralarda.
Biliyorum hiç hesaplar yapmadan anlatırız her şeyi, yanlış anlaşılmaktan korkmadan. Belki de şimdi her zamankinden daha çok ihtiyacımız var birbirimize gittikçe yalnızlaşıyoruz. Konuştukça zarar görmekten, sevdiklerimizi üzmemek için susmaktan ya da mış gibi yapmaktan hem çok yorgunuz hem de çok yalnız.
Hadi binlerce kilometre öteden çık gel, sen de gel, sen de buluşalım hayatımızın belki de en uçarı en mutlu yıllarının sahnesinde. Bahar şenliklerinde el ele tutuşarak sevgi çemberi yaptığımız o kocaman kampüsün küçücük bir noktasında sevgiyle sarılalım birbirimize. Hadi!