Özledim. Pazar sabahları kuş cıvıltılarıyla uyanmayı, dört yanı yeşil yaz günlerini, hanımeli kokan bahar akşamlarını, mangaldaki alevin kokusunu, çocukların dört bir yana koşuşturmasını çığlık çığlığa, akşam yattığım yerden karanlıkta yanıp sönen ışıklarıyla geçip giden uçakları seyredip hayal kurmayı, ağustos böceklerinin hiç susmayan şarkılarını, kaygısız akşamüstlerini, hatta verandadaki tentenin direğine konup dakikalarca beni göz hapsinde tutan peçeli baykuşu bile özledim.
Arada bir uğrayıp hüzünlü yalnızlığın kokusu sinmiş odalarını gezerken söz veririyorum güzel evime: “Göreceksin eskisinden de güzel olacak her şey. Döneceğiz yeniden, kahkalar bağrışmalar eksik olmayacak odalarından. Bahçenin ağaçlarında büyüyen erikler, kirazlar, elmalar reçel kavanozlarına dolacak yeniden, katmer güllerin genç kızımın odasını, misafir sofralarımızı süsleyecek. Nişanlar, düğünler yapacağız mis kokulu bahçende. Mutluluk için kalkacak kadehler Defnem üniversiteyi bitirdiğinde, Erenim üniversiteyi kazandığında.”
Yaşama sevincini ve masumiyetini hızla kaybeden güzel ülkemde hayal kurmak, umut etmeye devam etmek…
!