Annem, onun için hazırladığım anneler günü mektuplarını, kartlarını hâlâ saklıyor. Asimetrik bir vazoda pastel boyayla boyanmış çiçekler, yamuk yumuk harflerle yazılmış sevgi sözcükleri….. Sevginin en saf, en temiz hali. Dünyaları alabilmeyi isterdim anneme, günler öncesinden düşerdim derdine; illâ kendim seçeceğim, günlerce yolumun üzerindeki bir kaç vitrinin camına burnumu dayayıp hayal kuracağım, iyice düşünüp biriktirdiğim paramla en güzel, en değerli hediyeyi alacağım anneme. Baba bankamız her zaman geri ödemesiz, koşulsuz kredi vermeye hazır olsa da hiç değilse küçük bir hediyeyi kendi harçlıklarımla almak mutlu ederdi beni.
Bizler şanslı çocuklardık. Evin kapısını bir anahtarla açarak girmedim eve hiç, her okul dönüşünde annem açtı kapıyı. Her kapı açıldığında mis gibi kokular karşıladı beni. Beyaz örtülü sofralarında büyüdüm annemin. Misafirler gittikten sonra yeni yıkadığı kadehlerin kenarına parmaklarımızı gezdirerek yaptığımız müziğin tınısında geçti çocukluğum; hâlâ bir kadehin kenarından o ses nasıl çıkar şaşarım, bayılırım o sese.
“Başarısızlık ve felaketlere karşın, hayata karşı güvenlerini sonuna kadar saklayabilen iyimser insanlar, daha çok, iyi bir anne tarafından büyütülmüş olanlardır.”
Hayatta kimseye ders vermeye ya da kimseyi terbiye etmeye kalkıştığını görmediğim, benim dünyamın Dale Carnegie’i annem, kendisiyle, hayatla, dünyayla barışık annem, mutlu olmanın yolunun bir başkasını mutlu etmekten geçtiğine yürekten inanan annem, hiç kalp kırmadan ama hep kırık bir kalple yaşayan annem, hâlâ minicik tırnaklarımı, incecik saç tellerimi, ilk sözcüklerimi, minicik pabuçlarımı, renkli bir kutuda, çocukluğumu saklayan annem , çocuklarına, torunlarına yazdığı aşk mektuplarını “seni çok seviyorum sokağı, Birtanemsin apartmanı, 1 numarasın” adresine gönderen romantik annem. :))
Sevdiğim bir şarkının sözlerindeki gibi “olduğum kişi için sana teşekkür ederim annecim,
olmadıklarım için de teşekkür ederim.
Anneler günün kutlu olsun annecim.
İl Divo, Mama