Yeni bir Paulo Coelho kitabı çıkınca heyecanlanırım. Öylesine okuyup geçeceğim bir kitap olmayacağını, altını çizeceğim satırlar olacağını, ustaca kurulmuş cümlelere takılıp gizemli yolculuklara çıkacağımı bilir sabırsızlanırım. Elif (O Aleph); bir yolculuk hikayesi aslında aynı anda yaşanan iki yoculuk; çoğrafi ve ruhani iki ayrı yolculuk. Yazarın, Transsibirya treniyle Moskova’dan başlayıp Vladivostok’a kadar uzanan 9288 km’lik rusya gezisi ve Moskova’da tanıştığı Hilal’le yaşadığı sarsıcı Aleph anları.. ( ünlü Arjantin’li yazar Jorge Luis Borges’in tanımladığı Aleph’i yaşar Paulo Coelho Hilal’le) Sürükleyici bir kitap. Paulo Coelho kitapları için söylenecek çok şey olur daima. Satırlar tıpkı aşağıdaki alıntılarda olduğu gibi çok şey söyler.
Kalbimiz niye var olduğumuzu bilir ve ancak tevazu sahibi olanlar bunu kabul edebilecektir. Evet, kalple söyleşmek zordur, ama şartmıdır? Mühim olan inanmak, işaretleri takip etmek, kendi menkıbemizi yaşamaktır. Er yada geç bir şeylerin bir parçası olduğumuzu hissederiz, bunun ne olduğunu mantıkla anlayamasak bile. Geleneğin dediğine bakılırsa her birimiz var oluşumuzun gerçek sebebini ölmeden bir saniye önce anlarmışız, cehennem yada cennet işte o an doğarmış.
Cehennem, o kısacık anda geriye bakıp hayat denen mucizeye anlam katma fırsatını kaçırmış olduğumuzu anlamakmış. Cennet ise o an, “Hatalarım oldu, fakat hiç korkaklık etmedim. Hayatımı yaşadım, ne yapmam gerekiyorsa yaptım diyebilmekmiş.
“Sana tek bir tavsiyem var: Başkalarının ne düşündüğü sakın gözünü korkutmasın. Sadece sıradan insanlar tehlikeden uzaktır, dolayısıyla risk al hayallerinle yüzleş.
Hata yapmaktan korkmayan, hata yapan insanları arayıp bul.Onların hataları, yaptıklarını gölgede bırakmış olabilir. Fakat dünyayı ancak böyle insanlar değiştirir, defalarca hata yaptıktan sonra gerçekten fark yaratmayı ancak onlar başarırlar.”