Benim Hayal Defterim

Tavuklu Noodle

DSC_6841

Benim küçük aşçı yamağım iş başında 🙂

   Ne zaman  doğranacak  ya da ocakta karıştırılacak bir şey olsa oğluşum yardıma koşar. Ya parmağını keserse? Kesmemesi için doğrama  sırasında parmaklarını nasıl konumlandırması gerektiğini öğrettim.  Jülyen doğramada üstüne yoktur 🙂

DSC_6837

Noodle yapmak için sebzeleri Eren doğradı. Sebzeli noodle’ı bu defa tavuk ilavesiyle yaptık. Sebzeli kısmının tarifini daha önce yazmıştım. Tavukları nasıl yaptık?

2 adet tavuk göğsünü jülyen doğradım. Derin bir kapta 1/2 çay bardağı soya sos, 1 dolu yemek kaşığı mısır nişastası, dolu bir tutam taze zencefil rendesi ve 1 çay kaşığı balı iyice karıştırdıktan sonra tavukları ilave ettim. Tavuklar tamamen sosa bulandıktan sonra buzdolabında 1 saat dinlendirdim. Büyükçe bir tavada 1/2 çay bardağı rivyera zeytinyağını kızdırdım, tavukları atıp pembeleşene kadar kızarttım. Sebzeli noodle’a ekleyip servis yaptım. 

DSC_6845

Nefis!

green gate

DSC_6782

Green Gate, uzun bir aradan sonra yeniden Tepe Home’da.

DSC_6775

Romantik güller, insanın içini açan renkler… Yine çok çekici 🙂

DSC_6779

Bardaklar, pasta tabakları, kaseler, mutfak önlükleri, yastıklar, saatler….

DSC_6776

 Green Gate’ler teşhire çıkar çıkmaz beni haberdar eden harika bir arkadaşım var. Ne şanslıyım 🙂

DSC_6766

İkinci gidişimde ürünler neredeyse yarı yarıya azalmıştı.

DSC_6773

Green Gate hayranları gittikçe artıyor.

DSC_6772

Umarım Tepe Home artık hiç ara vermeden getirir Green Gate ürünlerini.

Fotoğraflar: by Elvan Başustaoğlu

Bahçemde yaz

DSC_6736

Bahçemin frambuazları…

DSC_6724

Bahçemin naneleri…

Bahçemde yaz bu kadarla bitmiyor elbet; sırada vişne, kayısı, elma  ve erikler var. Kuşkonmaz ve frambuaz bahçemin baş köşesinde! 🙂

buzzzzyyyy

DSC_6694

Bu yazın takıntısı meyveli buzy ya da henüz milkshake havasına girmedik 🙂 İçim rahat,  içinde ne var acaba diye endişe etmeden, bir oturuşta 2-3 tane birden yemelerine itiraz etmiyorum.  Eren okul dönüşünde daha elini bile yıkamadan bir sandalye çekip dondurucudan bir buzy alıyor:)

DSC_6689

Bolca çileği blender’dan geçiriyorum hatta sonrasında bir de tel süzgeçten… Tazecik ev yapımı yoğurt ya da vanilyalı pudding, vanilya, şeker ve çilek hepsi bu. Çizgili buzy hem daha çekici  hem de daha lezzetli. Önce ilk katı koyuyorum kalıplara deepfreeze’de 15-20 dakika bekliyor, sonra ikinci kat ve yine aynı işlem…Üçüncü katı döktüğümde çubukları ya da sapları yerleştiriyorum ve en az 2-3 saat dondurucuda kalıyorlar. Kalıp yoksa, tek kullanımlık plastik bardak kullanabilirsiniz. Bu arada hazır dondurmaların çubuklarını biriktirmek işe yarar 🙂

Defne’m beni anlatmış resimlerle…

   Sabah, alt kattan gelen seslerle uyandım. Çocuklarım nefis bir kahvaltı sofrası hazırlamışlar benim için. Fonda annelerine teşekkür eden dört genç adamın güzel sesi, yanaklarımda öpücük izleri, kucağımda hediyeler….Dönen başım yüzünden o güzel sofranın tadına varamadım belki ama şükrettim Tanrı’ya bu gün için, telefonlada olsa annemin anneler gününü kutlayabildiğim için.

de

Defne’m harika resimlerle anlatmış annesini 🙂 Aslında biraz kafam karıştı kraliçeler yan gelip yatmaz mıydı? Neyse, sen de bizim kraliçemizsin annecim 🙂

DSC_6701

 Tamam sen koşmazdın belki ama  harika yüzerdin gençliğinde. Babam, “Esther Williams” derdi sana 🙂

DSC_6717

İş mutfak becerilerine gelince ben, senin yanında olsam olsam bir aşçı yamağı olurum 🙂

bu

Sen benim gibi Guns’N Roses dinlemezsin biliyorum ama  harika bir müzik zevkin vardır senin de. Dean Martin’in kadife sesine bayılırsın mesela 🙂

DSC_6713

Annecim sen de benim moda ikonumdun. Siyah dantel ayakkabılarını, dantel eldivenlerini şimdi artık Defne saklıyor dolabında.

fön

Seni bigudilerle gördüğümü hiç hatırlamıyorum 🙂

Anneler günün kutlu olsun annecim.

Teşekkürler Defne’m harika bir anneler günü hediyesi verdin bana ♥ ♥ ♥ ♥…….∞

SPRİNG İN LONDON

DSC_3922

Londra’da aristokrat bahar…

DSC_3926

Oxford Street’te bir çiçekçi.

DSC_3927

Buketler, teşhir o kadar zarif ve zevkliydi ki…

DSC_3947

Sabahın erken bir saatinde, Covent Garden’da  bir Cath Kidston

DSC_3953

Çantasının içinde arkeolojik kazı yapan kadın ben miyim ?

DSC_3954

Covent Garden ve Marylebone’daki Cath Kidston’lar Londra’nın en güzelleri. Türkiye’de ne çok Cath Kidston meraklısı varmış şaşırdım doğrusu.  İngiliz gülleri ve Victorian romantizmi yüzünden her şey 🙂

DSC_3993

Freddie Mercury hayranı sevgili eşimle nereye gitsek, Queen’i hatırlatacak bir şeyle karşılaşırız. Bu kez yer Londra ve bir müzikaldi. Bu heykelin orjinali Montrö Gölü kıyısında.

DSC_3998

Gene Kelly, Debbie Reynolds…  Kim bilir kaç kez izledim siyah beyaz filmini; ama müzikal bambaşka bir keyifti.

DSC_4000

Christian Louboutine’in 20. yılı Selfridges vitrinlerinde kutlanıyordu.

DSC_4009

London Bridge is  falling down, falling down, falling down

DSC_4061

Big Ben ve buralarda yaşayan Mr and Mrs Brown; İngilizce öğrendiğimiz ilk yılların unutulmaz kahramanları.

Untitled

Londra’da Le Cordon Bleu. Hiç çekinmeden camına burnumu dayayıp, içerde olup biteni seyrettim uzun uzun. Karşılıklı gülüştük.

laleler

la

Ölümsüz aşkın simgesi laleler…..

Benim için anlamı, unutulmaz bir çocukluk rüyası.

lal

Teşekkür ederim.

YILBAŞI KEKİ

DSC_5972

Efi’min şahane görüntülü yılbaşı keki…… Tadı için bir şey söyleyemiyorum zira tadına ancak yılbaşında bakabilecekmişiz :((  İçinde neler var? Klasik bir Christmas kek sanırım; kuru meyvelerin bir gece önceden rom la ıslatıldığı, bademli fındıklı, portakal kabuğu rendeli…. İçinde ne var tatmadan bilemem ama dışına bakınca: “Yok kesmeyelim, kıymayalım bu güzel görüntüye!” diyesi geliyor insanın.

DSC_5975

Ellerine sağlık kardeşim :))

BİZİM EVDE YILBAŞI

DSC_5949

Defne küçücüktü bu çamı aldığımızda. Her yıl, birlikte süslediğimiz çamın önünde, elinde kurabiye sepeti ve kırmızılı giysileriyle poz verirdi.

DSC_5950

Çamı süslerken, mutluluktan bir kanat bulsa uçacak gibi olurdu. Noel babaya yazdığı mektubu zarfa koyar, götürüp postanaden atayım diye bana teslim eder, sonra günlerce mektupta yazdığı dileklerin gerçekleşmesi için küçücük ellerini kalbinin üstüne koyar dua ederdi.

DSC_5954

5 yaşındaydı, Noel Babadan pembe bir sindirella kıyafeti istedi. Tabii bu zor isteği yerine getirmek bana düştü :)) Çaktırmadan ölçüsünü aldım, modelini çizdim, terziye diktirdim. Bir de günlerce iş yerimde başına minik pembe güllerden bir taç hazırladım. Elbiseyi, kocaman bir kutuya, parşumen kağıtları arasına yerleştirip, harika bir paket yaptım. Gece uyandırdım: “Kalk Defne, çamın altında senin adına gelmiş bir paket var”

DSC_5958

Paketi açıp içinden elbiseyi çıkarttığı anı,  mutlulukla titreyişini hiç unutamam. Sonra aradan yıllar geçti Defne büyüdü, Noel Baba’nın bir çocukluk hayali olduğuna ama  inanır görünmeye devam etmenin akıllıca olacağına karar verdi. İşte o zaman büyü bozuldu:)))

DSC_5959

Tüm bu masalı, Eren için yeniden başa döndürdüm. Eren’in masalı, İlk okul birinci sınıf öğretmeni “Noel baba diye bir şey yok, annen yalan söylüyor”diyene kadar sürdü. Ben’de ona “Noel Baba, ona inananlar için var” dedim. Tom Hanks’in Polar Express filmi sayesinde sevgili öğretmenimize rağmen, Eren’in masalı biraz daha sürdü. Çamımızın en güzel süsleri çanlar o filmden sonra daha da anlamlı oldu bizim için.

DSC_5967

Noel baba geçen hafta Eren’e görüntülü bir mail gönderdi.  Akşam yatakta açıp seyrettik.  Noel baba, Camlarından  karlar içinde  kutup manzarası görünen evinde , sıcacık şöminenin yanındaki koltuğuna oturdu, “Eren bakalım bu yıl iyi bir çocuk oldun mu?” diyerek  kucağındaki kalın kitabın Eren sayfasını açtı. Anne oğul birbirimize sarılıp bu videoyu seyrederken düşündüm; çocukluk, hatıralarımda yaşayan tatlı bir masal, tasasız, günahsız altı üstü hayal, sağı solu masal bir dünya….  Ne yapsam Affan dedeye para saysam satar mı çocukluğumu bana geri?

DSC_5969

Dolabımda bir kutu, Noel babaya yazılmış ama   postalanmamış bir sürü mektupla dolu. Küçük elbiseler, minik pabuçlar, tırnaklar, ilk kesilen saçlar hepsi duruyor ama hayaller, işte onlar, Noel babaya yazılan mektuplarda saklı. Benim en değerli hazinem onlar .

Arna, nerelere ne güzel anılara gittim sayende :))

renkler…

Nerede eğlenceli, güzel bir mutfak malzemesi görsem hemen dalıyorum. Renkli döküm tencereler, cıvıl cıvıl slikon kaşıklar, bardak tabak….. Başka hiçbir şey beni bu kadar mutlu etmiyor. Ben, “masamdaki gülleri, boynumdaki pırlantalara tercih ederim” tür  kadınlardanım galiba :)))

Eğlenceli detaylar,  mutfakta geçirilen zamanı daha da keyifli hale getiriyor.


 Bu şirin kalpleri, Efi Finlandiya’dan getirmişti. Kalplerin kenarındaki karanfilleri gördünüz mü? Yaratıcılık bu işte :))

Sitede yayınlanan fotoğraf, metin ve tariflerin tüm hakkı elvanbasustaoglu.com'a aittir. İzin almaksızın kopyalanamaz ve kullanılamaz.